Merhabalar. Bu yazımızda Ahlat Ağacı eleştirisi ve incelemesi yapıyoruz.
Okulu bitiren Sinan’ın hayatının nasıl şekilleneceğine ,bizi şahit yazan ,sınırları zorlayan ve içimizde olan bir film Ahlat Ağacı. İlk olarak Sinan’ı tanıyoruz. Daha sonra kasabadan birisi ile tanışıyoruz.Sinan ile diyaloglarından ,Sinan’ın ailesinin durumu ile küçük bir ipucu görüyoruz.Sinan , ailesi ve çevresi tarafından anlaşılmamış ve yargılanmış bir gençtir.(Annesi ile yüzleşmesinden anlıyoruz.) Bu yüzden yazdığı kitabının basılmasını çok istiyor. Yazarla,köyün imamı ile tartışmaları , annesi ile yüzleşmesi ve babasını bir yere kadar anlamaya çalışması hep bu yüzdendir.
Kitabı için ilk önce belediyeye gidiyor ve orada makamın ,sanat için bir şeyler yapmayacağını öğreniyor. Üniversite öncesi takıldığı kızla karşılaşıyor ve onunla içsel bir yolculuğa çıkıyor. Ve bu yolculukta aslında yaşadığı kasabaya ait olmadığını anlıyor. O da kuyudan su çıkmasını bekleyen ve eski itibarı için çabalayan ama başaramayan babası gibi olduğu yerde kalıyor hatta bataklığın en dibini görmeye başlıyor. Babasının kaderinden kaçamayacağını anlıyor. Köyde dedesi ile konuşmalarından, annesinin konuşmalarından her şeyden babasının kaderinin kendi kaderi olduğunu anlıyor. Ve bu anlayış ile Nuri Bilge Ceylan’ın ,Sinan üzerinden aslında aydınlanmanın her zaman iyi olamayacağını anlatıyor.
Sinan ,kendi hayatının ve çevresinin durumunu kendi kafasında doğru saydığı tüm mutlak olanlara ,kabul edilenlere çomak sokarak anlıyor.Bu yüzden kitabını hevesle bahsettiği yazara kızıyor ya da köyün imamına muhalefet oluyor .En sonunda anlıyor . Ve bu acımasız anlayış Sinan’ın babasının köpeğini satarak ve o parayla kitap basması ile gerçekleşiyor. Bir nevi Sinan ,çocukluğunun ve gençliğinin sefil olmasına neden olan babasından intikam alıyor. Ama bu intikamın yanlış ve toy olduğunu , asker dönüşü anlıyor.Kitabı basılmış ve babasından başkası okumamıştır.
Ahlat Ağacı filminde Sinan artık tamamen ,babasının kader yolunda olduğunu anlıyor.
Babasının taşrada öğretmenken çürümüş gençliğini, köye yerleşme isteğini , kaybolan itibarını yeniden kazanma savaşını ve kuyudan su çıkarma inadını yaşayarak anlıyor. Genel anlamda Ahlat Ağacı filminde kent ve köy çatışması , yazarlık mesleğinin seçilip seçilmeyeceği , insanın zaman içerisinde nasıl süzüldüğünü ve neler yapabildiğini sorgulatan bir film. Taşrada durmak istemeyen ama kentte kaybolma korkusu yaşayan Sinan’ın , aydınlanmasının acımasız gerçeklerini gösteren ; İdris’i (Sinan’ın babası) affetmek için vicdanınızı nasıl sorgulayacağınızı öğreten ; genel çerçevede uyumsuz ve biçimsiz olan düşüncelerin nasıl törpülendiğini gözler öne süren bir film Ahlat Ağacı.
Ahlat Ağacı filmi incelememizin sonuna geldik.Diğer yazılarda görüşmek üzere hoşçakalın.
