Merhabalar. Bu yazımızda Dogville film eleştirisi ve incelemesi yapacağız.
2003 yılında çıkmış Danimarkalı ünlü yönetmen Lars von Trier hem yazmış hem yönetmiştir. Filmin türü suç,dram gibi konularken uzunluğu 3 saati bulmaktadır. Filmden bahsederken spoiler vermek zorundayım filmi izlemeyi düşünüyorsanız şuan okumayı bırakabilirsiniz.
Dogville konusuna gelecek olursak Amerika’da bir kasaba olan Dogville sıradan ve maddi imkanları kısıtlı bir kasaba görünümündedir.
Birgün kasabaya gangsterlerden kaçtığını iddia eden bir kadın(Grace) gelir ve madene saklanır. Daha sonra peşinden bir araba onu aramaya gelir fakat kasaba sakinlerinden birisi(Tom) Grace’i görmediğini söyler gangsterlerde ona bir kart verip uzaklaştırır.
Kasaba Grace’i saklamaya karar verir bunun karşılığında ona çeşitli işler yaptırır. İlerleyen zamanlarda polis, Grace hakkında arama kararları ve üstüne ödüller konduğuna dair ilanlar getirir. Kasaba huzursuzlanarak Grace üstünde dahada baskılar kurar. Kasaba erkekleri kadına taciz ve tecavüz etmeye başlar,hakkında iddialarda bulunur. Kasaba sakinleri kadına kötülükler yapmaya başlarlar ve sonunda arabanın verdiği karttaki numarayı ararlar. Kadını bulunduğu yere kilitleyerek beklemeye başlarlar. Sonunda arabalar gelir ve beklenmedik bir şekilde kız gangsterleri yöneterek bütün kasabayı kırıma uğratır. Hatta Tom’u kendisi öldürür.
Dogville filminde kasaba bir tiyatro sahnesi üzerinde canlandırılmıştır.
Kasabada evler tebeşirlerle işaretlenmiş, kapılar ve pencereler kısmi olarak konulmuş ve çok az eşya kullanılmıştır. Olmayan eşyaları oyuncular genede el hareketleriyle canlandırmışlardır.
Yönetmen bu görünüm tercihiyle kasabayı iki şekilde betimlemiştir. Birincisi bu kasaba hiç varolmamıştır çünkü binalar,yollar ve eşyalar yoktur. Kasabayla bağdaştırabileceğiniz hiçbirşey yoktur. İkincisi ise bu kasabada betimleyici hiçbir öğe olmadığı için dünya üzerindeki herhangi bir kasabada olabilir.
Dogville insanları başta klasik kasaba sakinleri olarak gösterilse de insan doğası gereği hepsinin bir ahlak anlayışları vardır.
Her biri farklı özelliklerde betimlenmiş fakat “doğduğun yer kaderindir” sözüne hak verircesine ahlak yapıları genelde aynıdır.
İnsani değerler bakımından aciz bir insana yardım etmek düşüncesinde olsalar da zaman geçtikçe, ellerinde kozlar sayesinde karşılarındaki aciz insana baskı uygulamışlardır. Kabul edilemez davranışlarda bulunmuşlar izleyici gözünde kötü bir şekilde konumlandırılmışlardır.
Bir erkek olarak kasabaki tüm erkeklerin neredeyse hepsinin aciz bir insana karşı ilk cinsel yönelimlerini tatmin etmek için istenmeyen davranışlarda bulunmaları beni çok rahatsız etti.Yönetmenin hem cinslerini koyduğu konum iyisi-kötüsü kasabaki her erkeğin önceliğinin cinsellik olması film izlerken bizleri ekran karşısında tıpkı hissettiğimiz rahatsızlık gibi bilerek yapılmış ve yönetmen neredeyse erkekliğimizden utandıracak hale getirmiştir.
Dogville de asıl anlatılmak istenilen konu bence ahlaktır.
Ahlaklı olmanın gerekliliği filmde baskılanarak anlatılmıştır. Kasaba sakinleri ahlaklı davranmış olsa yaşadıkları kırımı asla yaşamayacaklardı. Ölmüşle,olmuşa çare yok denilsede bir davranış sergilemeden önce ahlaki doğruluğunu sorgulamak ve karşındakine o şekilde davranmak istenmeyen olayların yaşanmasını önleyebilir. Siz iyi niyetli davransanız bile karşınızdaki o şekilde davranmayabilir ama unutmayın hiçbir kötülük cezasız kalmaz.
Film bize çeşitli sorular sorar.
Dogville iyilik, kötülük, suç, sevgi ve ahlak bu soruların bazılarının konu başlıklarıdır. Her soruyu cevapladığınızda kendinizi istemediğiniz bir konumda bulabilirsiniz. Örnek verecek olursak film boyunca kötülüklere maruz kalmış Grace filmin sonunda çocuklar dahil herkesin öldürülmesini emreder. İzleyici olarak filmin temposuna göre bu karardan memnun oluruz fakat sonra asıl gerçekle yüzleşiriz. Bu karardan memnun olarak aslında bizlerde birer Dogville sakinine dönüşürüz. Çünkü Grace ona kötülük yapanları değil herkesi cezalandırmıştır.
Grace’in yaptığı bu kötülüğü alkışlamak bizide kötü yapar. Bir latin atasözünün dediği gibi “Bir suça göz yuman, ikincisini davet eder.” Fakat şöyle bir durum daha vardır. Bir topluluk en ufak zerresine kadar o toplumun izlerini taşır. Örneğin bir söz vardır; “kangren olmuş kolu kesip atmak gerekir”Kimimize göre bu örneğe göre toplumu temizlemenin yolu da belki en ufak zerresine kadar ayırmadan temizlemekten geçmektedir. En ufak zerresine kadar temizlemezsen kangren bütün vücuda yayılabilir.
Film oldukça uzun,kimi zaman sıkıcı,kimi zaman rahatsız edici ve kimi zaman düşündürücü bir filmdir.
Dogville filmine sabır gösterip izlemek sizi düşünmeye sevk eder. Önce bu neydi diyebilirsiniz fakat üzerine kafa yordukça filmdeki çıkmazlar sizi düşüncelere sürükleyebilir. Eğlenmek ve iyi vakit geçirmek için izlenecek bir film değildir. Anlatmak istediklerini zorla sizin kafanıza sokar ve sizi rahatsız eder. Eline her güç geçenin önce kötülüğü düşünmesi sizi gerçeklerle yüzleştirir.
Dogville film eleştirisi ve incelemesi yazımızın sonuna geldik. Bu film izlemesi zor bir film olsada bu filmi izlediğim için mutluyum. Başka yazılarda görüşmek üzere .